Türk’ün kimliği, törede saklıdır. Bu nedenle töre kavramını yazılı olmayan kanun, nizam ve yasa şeklinde yorumlamak Türk kimliğini açıklamak için yeterli bir ifade değildir. Töre kavramının siyasî, felsefî, ahlakî, hukukî, dinî, tarihî, coğrafî, sosyal ve ekonomik yönü vardır. Dolayısıyla töre toplumsal bilinç ve tefekkürün en üst seviyesi olarak tanımlanan “hikmet” kavramıyla da eş değere sahiptir.

Türk tarihinde töre sahibi birçok kağan yer almıştır. Bu kağanlar arasında özellikle Bilge Kağan’ın ayrı bir yeri vardır. Dünya’ya Türk’ün izini bırakan ve Türklere miras olarak kalan Kül Tügin Abidesi’nde töre kavramı, Türk’ün kimliğini tanımlamaktadır. Metinde töre kavramıyla devlet düzenini kurmak ve korumak, toplumsal sistemi kurmak, sosyal adaleti sağlamak, kağanın millete, milletin de kağana karşı sorumluluklarını bilmek, millî süreklilik, aidiyet ve bağımsızlık, devlete ve millete biçilen kutsiyet anlatılır. İşte tam da burada Türk milleti için törenin ne kadar önem arz ettiği ortaya çıkar.

“İl gider, töre kalır” sözü derin bir anlam içerir. Bu söylemde yer alan “İl gider…” ifadesi devletin yıkılması ve siyasi yapının bozulması anlamını taşır. “… töre kalır” ifadesi ise milleti millet yapan insanları bir arada tutan kültür, toplumsal ahlak, adalet ve düzeni sağlayan norm ve kurallar kalıcıdır, demektir. Yani milletin özünü ve kimliğini tanımlayan ya da oluşturan siyasi sınırlar ve yöneticiler değildir. Siyasi otorite ve devlet biçimi değişse de millet töre ile varlığını korur ve bu sayede dağılmadan yeni bir devlet kurma gücünü elinde tutar. Türk tarihi de buna örnektir.